23 Ekim 2013 Çarşamba

Büyülü bir şey Maji

En temel, en basit, en anlaşılır ve belki de en eğlenceli tanım şudur; "Büyücü, çaylak ve ne yaptığının farkında olmayan, majisyen ise usta ve ne yaptığını bilen okültisttir." Burada okültistin ne olduğunu anlamışsınızdır; gizli bilimlerle uğraşan gizli bilimci demek...

Büyücü ile majisyen arasındaki en belirgin ayrım "amaç"ta yatmaktadır. Konuyu az çok bilenlerin itirazlarını duyar gibiyim. Hayır, büyücü ile majisyenin amaçlarının aynı olduğunu sakın düşünmeyin. Büyücü için sıradan gibi görünen şeyler majisyen için hayati bir önem arzedebilir. Örneğin majikal gücü kullanabilen büyücü için bu sıradan bir olaydır, sadece bir araçtır. Onun için önemli olan sonuçtur, sonucun katiyetidir. Aynı güç, majisyen için bir 'araştırma' ve 'geliştirme' konusudur. Majisyenin amacı, büyücünün her defasında 'aynen' tekrarladığı gücün mahiyetini çözmek ve gücü arttırmaktır, geliştirmektir. Majisyen için büyüsel uygulamalarda sonuç hayatiyet taşımaz. Majisyen, Simyacı’da geçen ve “Hayalindeki düşün peşinde koşan ilginç tip”tir.

Şimdi kısaca "maji"nin tanımını yapalım;

Yukarıdaki karşılaştırmadan da çıkarabileceğiniz bir sonuç... Maji herkesin ulaşamayacağı bir bilinç seviyesidir. Bu yüzdendir ki ona "Yüksek Bilinç, Bilinçdışı Güç, Yüksek Sanat" gibi isimler verilmiştir. Zaten kelime olarak Türkçe karşılığını da bulamazsınız. Greklerde Magein ya da Megas (Büyük İlim, Ana İlim), Doğu gizemciliğinde "Havas" (Yüksek İlim)'dir. Majinin temel felsefesini, okuduğum bir Doğu klasiğinden çıkarmıştım. Daha sonra Hz. Ali'nin bir sözü ile düşüncelerim iyice pekişti. Doğu'nun en büyük Havas (Yüksek İlim, Maji) ustalarından Gazali, sihir ilmi ile ilgili olarak, "İhya-u Ulumiddin" adlı eserinin 1. cildinin 77. sayfasında şöyle diyor; "Sahibini veya başkalarını zararlandırması bakımından sihir ve tılsımat ilimleri mezmumdur." Yani onaylanmaz, makbul olunmaz. Hz. Ali de, "Halka anlayabilecekleri şeyleri haber veriniz, anlamayacaklarını bırakınız kendileri isterlerse araştırsınlar" derken Gazali ile aynı ortak görüşü dillendirmiştir. Sonuç şu; "Bu ilim yüksek bir ilimdir, herkes anlayamaz ve yükünü taşıyamaz."

Söz Gazali'ye gelmişken şunu da belirtmek isterim; Aynı eserinde bu ilimlerin "ilim olmaları bakımından" öğrenilmesinde bir sakınca olmadığından da bahsetmektedir. Gazali'nin tek endişesi "avam"ın, yani sıradan insanın bu ilimlerle kötü emellerini gerçekleştirme isteğidir. Dolayısıyla bu ilmin yani onaylanmayan ilmin, "Yüksek Sınıf"a ve "Sıradan İnsan"a göre kullanım alanı vardır. Bu endişeyi doğal karşılamak lazımdır. Çünkü bütün tek tanrılı dinlerde olduğu gibi dinimizde de büyü haramdır, yasaktır ve sıradan insanı küfre götürür. Gazali'nin çok ilginç bir cümlesiyle maji konusunu tamamlıyorum; "Kuş eti ve bazı tatlıların memedeki çocuğa dokunması gibi, bazı ilimlerin de bazı kimselere zararlı olduğu inkar edilemez." İşte majinin de özü budur.

Gelelim büyücüye;

Onu sonuç ilgilendirir demiştim. Majikal gücü sıradan amaçlar için kullanan, bilinç alanında yaşanan algıları ve öğretiyi hiçe sayan, kendisine imtiyaz arayan büyücü için sonuç tabii ki önemlidir. Fakat şu da unutulmamalıdır. Büyücü, Jean Reno'nun oynadığı "Leon" tiplemesiyle birebir örtüşür. Kiralık katil gibidir. Duygu, sevgi, şefkat, sadakat onun için bir anlam ifade etmez. Parayı aldığı kimse için çalışır ve ertesi gün daha yüksek bir paraya yaptığı büyüyü bozabilir. Ve şu da bir gerçektir; Gerçek bir usta ise -Leon gibi!- şakası olmaz, sonuç kesindir. Majikal gücü alır ve bir paratoner misali istediği yere yönlendirir.

Kendinizi bayağı kaptırdınız sanırım;

Büyücü dediysem, çaylak dediysem o kadar da hafife almayın. Kullandığı serbest enerjiyi yoğunlaştırıp istediği yere yönlendirmesi o kadar da kolay bir uygulama değildir. Bunun için ciddi çalışmalar gerekir. Hammadde olan enerjiyi şekillendirmek bir sanattır ve bu sanatın bir sanatçıya ihtiyacı vardır. İşte bu sanatçı "Büyücü"dür. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum